Cezai Şartın Tanımı ve Hukuki Dayanağı
Cezai şart, mevcut borcun yerine getirilmemesi veya eksik yerine getirilmesi halinde ortaya çıkmaktadır. Bu şart ödenmesi gereken mali değeri olan ayrı bir yerine getirilmesi gereken yükümlülük olarak tanımlanmıştır.
İş Hukukunda Cezai Şart
Cezai şart, 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 179-182. maddeleri arasında düzenlenmiştir. İş Kanunu’nda bu konuya dair özel bir hüküm bulunmadığından, iş hukuku alanında Borçlar Kanunu’nun ilgili maddeleri uygulanmaktadır. Ayrıca, Yargıtay kararlarıyla iş hukukuna özgü çözümler geliştirilmiştir. İşçi Yararına Yorum İlkesi doğrultusunda, yalnızca işçi aleyhine yükümlülük getiren hükümlerin geçersiz sayıldığı kabul edilmiştir. Bu yaklaşım, hem akademide hem de uygulamada benimsenmiştir.
Cezai Şartın Karşılıklı Olarak Düzenlenmesi
Cezai şart, işçi ve işveren hakkında olmalıdır ve karşılıklı olarak düzenlenmesi gereklidir. İşçi aleyhine kararlaştırılan cezai şart, işveren aleyhine kararlaştırılandan daha fazla olmamalıdır. İşçi aleyhine cezai şartın, hem koşulları hem de ceza miktarı işverenin sorumluluğundan daha fazla olmamalıdır.
İki taraflı cezai şart düzenlenmesinde işçi aleyhine bir eşitsizlik varsa bu madde otomatik olarak tümden geçersiz olmaz. Fakat açıklandığı gibi işçinin yükümlülüğü işverenin sorumlu olduğu miktarı ve halleri aşamaz.
Borçlar Kanunu’na göre “Hizmet sözleşmelerine sadece işçi aleyhine konulan ceza koşulu geçersizdir.” hükmü bulunmaktadır. Bu itibarla hizmet sözleşmelerine sadece işçi aleyhine konulan cezai şartlar geçersizdir. Cezai şart içeren hükümler, karşılıklılık prensibinin bulunması halinde kural olarak geçerlidir.
Bu durum uygulamada sıklıkla eğitim taahhütnameleri ile çözülmektedir. İşçiye verilen eğitim karşılığında belirli bir süre çalışma yükümlülüğü getirilir ve bu yükümlülüğün ihlali durumunda karşı tarafın tazminat talep etme hakkı doğar. Burada getirilen yaptırım, işverenin eğitim maliyetini korumayı amaçladığı için tek taraflı bir ceza olarak değerlendirilmez. Söz konusu düzenleme, eğitim maliyetine denk bir tazminat olarak tanımlanmakta ve hukuken geçerli kabul edilmektedir.
Cezai Şartın Uygulama Alanları
Gerek belirli gerekse belirsiz iş sözleşmelerinde, cezai şart içeren hükümler, karşılıklılık prensibinin bulunması halinde kural olarak geçerlidir. Ancak, sözleşmenin süresinden önce feshi koşuluna bağlı cezai şartın geçerli olabilmesi için, taraflar arasındaki iş sözleşmesinin belirli süreli olması zorunludur. Asgari süreli iş sözleşmelerine de aynı şekilde hükümler konulması mümkündür.
Taraflar cezanın miktarını seçmekte serbesttirler. Buna göre belirli süreli iş sözleşmesinin kalan süresine ait ücretlerinin ya da bunun katlarının ödenmesi gerektiği yönünde ceza miktarı belirlenmesi mümkündür. İşçinin bakiye süre ücreti ölçüt alınarak kararlaştırılmış olan cezadan başka, sözleşmenin kalan süresine ait ücretlerin de Borçlar Kanunu’nun 325. maddesine göre koşulların varlığı halinde sözleşmenin kalan süresine ait ücretlerin ayrıca talep edilebileceği kabul edilmelidir. Borçlar Kanuna göre, borcun belli zaman ve yerde ifa edilmemesi hali için cezai şart kararlaştırılmışsa, alacaklı hem ifa hem de cezai şartı talep edebilecektir.
Cezai Şart Miktarında Mahkeme İndirimi
6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 182. maddesinin son fıkrası, fahiş miktarda belirlenen yaptırımların mahkeme tarafından makul bir seviyeye indirilmesini öngörmektedir. İşçi-işveren ilişkilerinde, çalışan aleyhine getirilen yaptırımların değerlendirilmesi daha büyük önem taşır. Taraflar arasında denge sağlanması için, getirilen yükümlülüklerin çalışan üzerinde ekonomik bir yıkıma yol açmaması gerekir. Özellikle belirli bir süre çalışma zorunluluğuna bağlanan durumlarda, çalışılan süre ile kalan süre arasında makul bir oran kurularak söz konusu yaptırımların azaltılması gerekir.