Yazılım hukuku alanı, çeşitli anlaşma tipleri ile karşılaşmamızı sağlar. Bunlar arasında, işverenin özel gereksinimlerini karşılamak amacıyla yazılım geliştiricisi tarafından kullanılabilir bir bilgisayar yazılımı geliştirilmesi sürecini kapsayan yazılım (bilgisayar programı üretimi) anlaşmaları ön plana çıkar. Bu tür anlaşmalar, pratikte sıkça karşılaşılan ve diğer anlaşma tiplerine kıyasla daha fazla dikkatli incelemeyi gerektiren bir anlaşma tipidir.

Yazılım üretim süreci, standart bir yazılımın oluşturulmasını sağlayan bütün aşamaları içerir. Bu süreçte yazılan programın test edilmesi, kurulumunun sağlanması, kullanıcı eğitiminin verilmesi ve dokümantasyonun teslim edilmesi gibi aşamalar yer alır.

Bir yazılım üretim anlaşması hukuken genellikle bir eser anlaşması olarak kabul edilir. Çünkü bu anlaşma temelde, yazılım geliştiricinin işverene talep ettiği bir yazılımı oluşturma ve teslim etme yükümlülüğü üzerine kuruludur. Ancak, anlaşma kapsamında yazılımın teslimi ile birlikte fikri mülkiyet haklarının da devredildiği ve lisanslama unsurlarının da bu anlaşmada yer aldığı dikkate alındığında, yazılım üretim anlaşmasının aslında bir eser anlaşmasından farklılaşarak özgün bir anlaşma tipi olduğunu iddia etmek mümkün olacaktır. Hukuki detaylara daha da derinlemesine girmeden önce, bu anlaşmanın imzalanmasından önce yapılması gerekenler üzerinde duracağız.

Yazılım Üretim Anlaşması ve Anlaşma Öncesi Hazırlık Aşaması

Yazılım üretim anlaşması imzalanmadan önce, detaylı ve titiz bir hazırlık sürecinin tamamlanması gerekir. Eğer proje büyük ölçekliyse, tarafların anlaşma imzalamaya hazır olduklarını belirten bir niyet beyanı ve bir gizlilik anlaşması imzalanmalıdır. Bu belgeler, taraflar arasındaki işbirliği niyetini ve anlaşma sürecinin gizliliğini korumaya yönelik önemli adımlardır.

Bilgisayar yazılımı projelerinde sıkça karşılaşılan bir durum, yazılımın tamamlanmasının ardından işverenin taleplerinin ve ihtiyaçlarının tam olarak karşılanamamasıdır. Bu durum, çoğunlukla işverenin fikir ve hayal gücünün yazılımcı tarafından tam anlaşılamaması veya tarafların beğeni ve zevklerinin tam bir uyum sağlayamamasından kaynaklanır.

Bu tür bir sorunu önlemek için, yazılacak yazılımın işverenin talepleri ve ihtiyaçlarına göre bir alt yapı çalışması yapılmalıdır. Bu süreçte, işverenle sürekli iletişim halinde olunmalı, alt yapı çalışmaları ve işverenle yapılan görüşmeler sonucunda yazılım için bir ‘şartname’ oluşturulmalıdır. Bu şartname, yazılımcı için gelecekteki anlaşmazlıklara karşı bir kanıt oluşturur. Ayrıca, bu aşamalarda uzman bir hukukçudan yardım almak da anlaşmazlık riskini önemli ölçüde azaltabilir.

Bu süreci ne kadar dikkatli ve özenli bir şekilde gerçekleştirirsek, taraflar arasında anlaşmazlık, yanılgı ve eksiklik olasılığı o kadar düşer. İşte bu sebeple, tarafların bir araya gelerek süreci titizlikle bir şartnameye dökmeleri oldukça önemlidir. Bu şartname, genellikle yazılımın amacını, entegre edilecek donanımı, yazılımın özelliklerini ve işlev tanımını içerir. Böylece, üretici için yapılacak programın ne olduğu tam olarak bu şartname ile belirlenebilir ve aynı zamanda tarafların sorumluluklarının ne olduğu ortaya konabilir. Bu, yazılım üretim anlaşmasının hukuki ve işleyişsel açıdan sağlıklı bir şekilde ilerlemesi için elzemdir.